Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Muğla Gençlik Buluşması’nda, Fethiye ilçesinde gençlerle bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, geçen hafta Volkswagen Arena’yı hıncahınç dolduran on bine yakın üniversiteli gençle, ÜNİAK programında bir araya geldiklerini anımsatarak, bugün de Fethiyeli ve Muğlalı gençlerle hasbihal etmekten kıvanç duyduğunu söylemiş oldu.

Gençleri Tanrı için sevdiklerini, gençlere güvendiklerini, gençlerin ışıldayan gözlerinde Türkiye’nin aydınlık yarınlarını gördüklerini ifade eden Erdoğan, “Bizim size verdiğimiz ad ne ‘Z’ ne ‘Y’… Teknofest gençliği. Bilhassa küresel siyasette sizlerden fazlaca değişik konumlar bekliyoruz. Kendinize emin olun, güvenin. Bu sebeple bu yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacak.” diye konuştu.

‘HEDEFİMİZ BUĞDAYI UNA ÇEVİRİP FAKİR AFRİKA ÜLKELERİNE GÖNDERMEK’

Erdoğan, küresel siyasette Türkiye’nin yeri ve konumunun fazlaca değişik bulunduğunu dile getirdi.

Rusya-Ukrayna vakasında Türkiye’nin konumunun görüldüğünü, Karadeniz tahıl koridorunda problemi çözen ülkenin Türkiye bulunduğunu anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyleki sürdürdü:

“Fakat işimiz bitmedi. Hepimiz Rusya’ya saldırırken biz Rusya’ya saldırmadık. Tam aksine Sayın Putin’le olan ilişkilerimizi daha ilkin nede olsa gene aynı şekilde koruduk. Hatta, şöyleki de güzel bir teklif yapmış oldu, ‘Tahılı parasız göndereyim’ dedi. Ikimiz de ‘Senin parasız göndereceğin tahılı ikimiz de fabrikalarımızda una çevirir, senin de arzu ettiğin benzer biçimde yoksul Afrika ülkelerine göndeririz’ dedik. Şimdi hedefimiz buğdayı una çevirip yoksul Afrika ülkelerine göndermek. Bu sebeple yüzde 44 Avrupa’ya gitmiş bugüne dek. Afrika’ya yüzde 14 benzer biçimde bir oranda gönderilmiş. Şimdi biz bunu dengeleyip o yoksul fukara, acayip gureba Afrika ülkelerine göndererek onların beklentilerine en güzel cevabı vermiş olacağız. Tüm bunlar bir taraftan yürürken öteki taraftan da Türkiye’de biz yatırımlarımızı aynı şekilde devam ettiriyoruz. Durmak yok, yola devam.”

RAMİ KÜTÜPHANESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü zamanı bir adım attıklarını, Kültür ve Gezim Bakanı riyasetinde 36 bin metrekareyi geçen kullanım alanı, 51 bin metrekareyi kabul eden peyzaj alanıyla toplam 110 bin metrekareye ulaşan Rami Kışlası’nı İstanbul’un bir numaralı kütüphanesi haline getirerek açılış gururunu yaşadıklarını söyledi.

Burada öğrencilerin çorbasını, çayını, kahvesini içeceğini, kekini yiyeceğini ifade eden Erdoğan, parasız, 24 saat hizmet verecek kütüphanede gençlerin derslerini çalışacaklarını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyleki konuştu:

“Oralar mezbelelikti, rezaletti. Bu sebeple orada ben çalıştım. Besin toptancıları sitesiydi. Hem de top sahası vardı. Orada futbol da oynadım. Tüm bunlarla birlikte orayı fazlaca iyi biliriz. Geçmişteki tüm o video kayıtlarını filan görmek, göstermek suretiyle nereden nereye. Sorun bu. Eğer ülkemizi ayağa kaldıracaksak, ülkemize güzellikler kazandıracaksak ne yaptın, bunu ortaya ispatlaman lazım. İşte biz bunu ispatlayarak geleceğe yürüyoruz. Sözle bu işler olmuyor. Onun için Rami Kışlası, o bölgede yaşayanların ki Süleyman kardeşim de o bölgede yaşamış bir insan olarak oradaki okullarda okumuş bir insan olarak…

Orada, Anadolu lisesinden 40-50 genç yanımıza geldiler. Onlarla birazcık hasbihal ettik. ‘Başkanım 5 dakikada biz okulumuzdan buraya geliyoruz’ diyorlar. Bu şekilde bir çekim alanının oluşmuş olması, Rami Kışlası’nın bu şekilde bir duruma gelmiş olması bir İstanbullu olarak, doğup, büyüdüğüm o bölgede bu şekilde bir kütüphaneye kavuşmuş olmak bizim için bir iftihar vesilesi.”

Erdoğan, Ankara’daki Millet Kütüphanesi’nin ayrı, İstanbul’daki Rami Kütüphanesi’nin de ayrı bir iftihar vesilesi bulunduğunu belirtti.

Rami Kütüphanesi’nde ilk etapta 200 bin civarında kitapla başlayacaklarını, Kültür ve Gezim Bakanlığına ek bütçe ilave etmek suretiyle dünyanın değişik yerlerinden kitaplar getireceklerini özetleyen Erdoğan, Türkçe yayınların yanı sıra internasyonal yayınlarını da kazandırarak kütüphaneyi gerek ülkeden gerek yurt dışından akademisyen ve öğrencilerin ilgi duyacağı bir merkez haline getireceklerini altını çizdi.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNİN BAŞLARINI EZDİK’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir tek kültür alanında değil, burslardan kredi ve yurtlara, bağışlama programlarından sportif faaliyetlere kadar her alanda gençlerin yanında olduklarını aktardı.

Göz aydınlıkları olan gençlerin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için çalışmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulunmuş oldu:

“Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı. Dolayısıyla bu 100. yaşını da değişik bir halde kutlamak suretiyle adımlarımızı atıyoruz. İşte bu eserler, 100. yılımızı kutlamanın birer adıdır, markadır. Bir takvim değişikliğinin ötesinde anlamlara haiz 2023’ü, her bakımdan en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içindeyiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, işte bu irade ve gayretin vücut bulmuş halini temsil ediyor. Son 20 yılda hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla adeta ilmek ilmek dokuyarak, ülkemizi bu şekilde bir dönüm noktasının eşiğine getirdik. Altyapı eksiklerimiz vardı, büyük oranda bu tarz şeyleri giderdik. Türkiye artık o geçmişteki altyapı sıkıntılarını yaşamıyor. Demokraside sorunlarımız vardı, çözdük. Ulusal irade önünde engeller vardı, kaldırdık. Güvenlikte sıkıntılarımız vardı, hallettik. Diyarbakır’ın, Van’ın, Hakkari’nin halini düşünün. Ne hale getirmişlerdi çukurlarla o illerimizi. Bu tarz şeyleri büyük oranda çözdük, hallettik. Artık gece Diyarbakır’da benim vatandaşım sokağa çıkabiliyor, restoranlarda, kafeteryalarda buluşabiliyor. Bu hale geldik. Terör örgütleri ayağımıza bağ oluyordu, başlarını ezdik.”

‘KİMİ ZAMAN İHANETE UĞRADIK’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan spora, toplumsal yardımlardan dış politikaya kadar her alanda Türkiye’nin çehresini değiştirdiklerini beyan etti.

Ekonomik göstergelerin tamamında, ülkeyi 20 yıl öncesinin tablosuyla benzetme dahi edilemeyecek seviyelere getirdiklerini kaydeden Erdoğan, şöyleki konuştu:

“Sevgili gençler, normal olarak bu meşakkatli süreçte zorlandığımız vakitler oldu. Kimi vakit ter döktük, kimi vakit ihanete uğradık, kimi vakit saldırılara maruz kaldık. Kendimiz karşılık ödesek de hamdolsun ne gençlerimizin ne de milletimizin hiçbir ferdinin ayağına taş değmesine asla müsaade etmedik. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in şu tavsiyesini hiçbir vakit aklımızdan çıkarmadık, ‘Tanrı’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol, yol var ise budur, bilmiyorum başka çıkar yol’. Evet ikimiz de sa’ye sarıldık, şu demek oluyor ki çalıştık, hikmete ram olduk, kaderin üstündeki kadere ittiba ettik. Siz değerli üyelerimizin şu kardeşliğine, sevdasına, salonlara sığmayan heyecanına baktıkça verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğini gördük. Şimdi de yeni bir hamleyle hep beraber ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkarmanın hazırlıklarını yapıyoruz. Bunun için önümüzdeki en mühim imtihan 2023 seçimleridir. Sizler bu seçimlerin en mühim aktörlerisiniz. Türkiye yabancı medya organlarının ifadesiyle tarihinin en tehlikeli sonuç seçimlerinden birini meydana getirecek. Millet olarak bu seçimlerde bir tek adaylar içinde bir tercihte bulunmayacağız, vereceğimiz oyla hem de eski Türkiye ile yeni Türkiye içinde fazlaca mühim bir tercih yapacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla ya güzel, mutlu ve müreffeh yarınlara yelken açacağız ya da krizin, kavganın, belirsizliğin, siyasal istikrarsızlığın tamamlanmamış olmadığı eski Türkiye iklimine yine döneceğiz.”

ALTILI MASA SÖZLERİ

“Masacıların iyi mi bir Türkiye vaat ettiğini, iyi mi bir cumhurbaşkanı hayal ettiğini sizler de görüyorsunuz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyorlar? Hepsi başbakan yardımcısı olacakmış, birer tane de bakanlık alacaklarmış. Ya bu şekilde memleket mi yönetim edilir? Bu bilgisizlik. Bu ülke iyi mi yönetilir haberleri yok.” ifadelerini kullandı.

‘KAVGA GÜRÜLTÜ ALDI BAŞINI GİDİYOR’

Erdoğan, şunları kaydetti:

“İşte biz 20 yıl bu ülkeyi yönettik. Ve nereden aldık, nereye getirdik, her şey ortada. Şu anda daha ortada bir şey yok. Kavga gürültü aldı başını gidiyor. Bunların anayasadan da haberleri yok. Bir kez anayasayı iyi mi değiştireceksin? Ondan da haberleri yok. Ne diyor? ‘Derhal seçime gideriz’ diyor. Hay Allah. Seçime gitmenin de şartları var. Daha seçim mi kazandın, cumhurbaşkanını mı seçtin? Neye gore şu anda kalkıyorsun da seçime gidiyorsun. Onca toplantı yaptılar, ortaya vizyon, proje namına hiçbir şey koyamadılar. Ajans mahsulü üçüncü derslik sokak tiyatroları haricinde gençlerimizin dikkatini çekecek hiçbir adım atamadılar. Fakat ayrıca, yurt dışından fazlaca fazlaca mühim adamları, işte George’lar, filan, falan onlar geliyor. Yok bilmiyorum işte Merkel’in danışmanıymış, yok şunun danışmanıymış. Bu millete yerli ve ulusal yöneticiler lazım.”

Erdoğan, altılı masanın cumhurbaşkanı talibi belirleme sürecine değinerek, şunları söylemiş oldu:

“Cumhurbaşkanı talibi olarak iradesi olmayan, kendi başına karar alamayan, emirle hareket edecek güdümlü bir figür tarifi yapıyorlar. Kendilerinin bile güvenmediği birine milletimizin güvenmesini istiyorlar. Kendilerinin saygınlık etmediği bir siyasetçiye, ABD’sından Rusya’sına, Çin’inden Avrupa’sına dünya liderlerinin saygınlık göstermesini bekliyorlar. Trajikomik bu tabloyu da yüzleri asla kızarmadan, gençlerimize ‘eşitlikçi demokrasi’ diye yutturmaya kalkıyorlar. Gençlerimizin esasen bu şekilde bir şeyi yutmayacağını fazlaca iyi biliyorum. Benim bildiğim, tanıdığım gençler bu şekilde bir saçmalığa ve akıl tutulmasına asla saygınlık etmez. 2023 seçimleri tüm bu saçmalıkların, zırvaların çöpe atılmış olduğu, Türkiye Yüzyılı’nın güneş benzer biçimde üzerimize doğduğu bir milat olacaktır. Bu mevzuda en fazlaca siz gençlerimize güveniyorum ve şimdi de siz gençleri dinlemek isterim.”

‘CENGİZ KURTOĞLU GENÇLERLE BÜTÜNLEŞMEMİZE VESİLE OLDU’

Sıhhat görevlisi Hande Kalaycı, AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı tarafınca İstanbul’da düzenlenen Üniversiteli AK Gençlik Festivali’nde (ÜniAK FEST) sanatçı Cengiz Kurtoğlu’nun “Duyanlara Duymayanlara” şarkısını söylediğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duygularını sordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Cengiz kardeşimin bilhassa bu şekilde bir sürprizle karşıma çıkması ve birlikte düet yapma fırsatını vermiş olması, gençlerle de orada bütünleşmemize vesile oldu. Hatta bir ara eğildim kulağına, ‘Birazcık tize çık.’ dedim. Onun tizleri fazlaca yanıktır ve onu da yerine getirdi. Hakkaten bu dalga dalga, gençliğimizin içinde de yer buldu. Sevdiğim bir sanatçıdır ve bundan sonraki süreçte de inşallah birçok yerde birlikte olacağız.”

Erdoğan’ın, sesinin güzel olup olmadığını sordurulmuş olduğu Kalaycı, “Benim sesim fena.” yanıtını verdi.

FETHİYE KÖRFEZİ’NİN TEMİZLİĞİ İÇİN DESTEK TALEBİ

Türk Dili ve Edebiyatı 2’nci derslik talebesi Sude Pehlivan, Fethiye Körfezi’nin arıtma sistemi olmadığını ve temizliğinin yapılmadığını belirterek, “Mevcut yönetim 2019 mahalli seçimlerinde burayı temizleyeceğini vadetmişti fakat 4 yılda hiçbir adım atılmadı. Siz el atmadan da bu mevzu çözülmeyecek, bu şekilde belli oluyor. Fethiyeliler olarak mevzuyla ilgili desteklerinizi bekliyoruz efendim.” diye konuştu.

Pehlivan, dün açılışı meydana getirilen Rami Kütüphanesi’ne hayranlıkla baktığını ve en kısa zamanda dolaşmak istediğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi ile Rami Kütüphanesi’nin fazlaca değişik özelliklere haiz bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şöyleki devam etti:

“Bunlar hiçbir körfezi temizleyemezler. Bu sebeple ben belediye başkan talibi olduğum vakit Cumhuriyet Halk Partisi’ni şöyleki tanımlamıştım, ‘çöp, çukur, balçık’. Bu sebeple öyleki bir İstanbul teslim almıştım. İstanbul’da çöp dağları vardı, çukurlar vardı, çamurlar vardı. Tüm bunlarla birlikte meşhur Ümraniye çöp patlaması vakası vardı, kırk civarında insanımız orada ölmüştü. Haliç’i aldığım vakit Haliç tamamen kokuyordu. O semtte, o yörede doğdum, büyüdüm, yaşadım ve biz orada kokudan geçemezdik fakat geldik derhal Haliç’i temizledik.”

‘HALİÇ YİNE ZAMAN ZAMAN KOKMAYA BAŞLADI’

Erdoğan, Haliç’ten çıkan çamuru pompaj sistemiyle 9 kilometre mesafedeki taş ocağına naklettiklerini anlatarak, şöyleki devam etti:

“650 dönüm, millet bahçesi benzer biçimde bir yer kazandık. Şu anda orada Vialand var, onu yaptık. Haliç’i temizledik, Haliç’te şimdi balık tutuyorlar. Fakat Haliç gene bazen kokmaya başladı. Bu sebeple dedim ya çöp, çukur, balçık, bunlarda bu var. Haliç daim temiz olsun diye İstanbul Boğazı’ndan Haliç’e tüneller açtık ki oradan gelen suyla Haliç daima temiz bir su olanağına kavuşsun dedik, bunu da başardık fakat şimdiki Beyefendinin (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu) bu şekilde bir derdi yok. Haliç her an tehdit altında. İzmir Körfezi’nde de şu anda sorun söz mevzusu. Şu anda tüm bu sıkıntılı yerlerle ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz, yürütüyoruz ve aynı şekilde bu tarz şeyleri halletmeye gene devam edeceğiz. Bu sebeple benim milletim ‘Ah’ diyorum, ‘Şu CHP’yi bir anlasa da buna 2023’te öyleki bir ders versin ki bu gençlik, tekrar bunlar belini doğrultamasın.”

ERDOĞAN İLE 8 YAŞINDA ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAFI GÖSTERDİ

Programa İzmir’den katılan Gülşen Taşol’un 8 yaşlarındayken İzmir’de Evka 4 Spor Kompleksi’nin açılışı esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirmiş olduğu fotoğraf yayınlandı.

Erdoğan, “Gülşen, çocukluğunla şu andaki halin asla birbirine benzemiyor. Ben yanlış mı söylüyorum? Benziyor mu?” söylediği Taşol, “Bir ihtimal birazcık gamzeler, dişler, o benziyor olabilir.” ifadesini kullandı.

Taşol, o gün tek isteğinin Erdoğan ile fotoğraf çektirmek ve bigün öncesinde annesine yazdırdığı mektubu vermek bulunduğunu anlatarak, “O gün hem fotoğraf çekilip hem de mektubu size ulaştırabildim. Mektubun muhteviyatında de sizden bir bilgisayar rica etmiştim ve aradan yedi gün geçtikten sonrasında o bilgisayar bana geldi. Ben 25 yaşındayım şu anda, bilgisayar programlama son derslik öğrencisiyim.” diye konuştu.

Erdoğan’ın, “Peki o bilgisayar duruyor mu?” sorusuna, “Saklıyorum, klavyesini, her şeyini tek tek saklıyorum.” diyen Taşol, “Bunun için size fazlaca fazlaca teşekkür ediyorum. Bu anımı şu anda burada size anlatmak benim için büyük bir mutluluk, büyük bir gurur. Bunun için size fazlaca teşekkür ederim. Oldukca sağ olun, iyi ki varsınız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taşol’dan annesine slm söylemesini istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gencin “Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminde Meclis çoğunluğunun iyi mi bir önemi var?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Doğal belli oranlar, belli sayılar parlamento içinde sizi bilhassa yasal düzenlemelerden öte, fırsat olsa anayasal düzenlemeyi getirmesi bakımından fazlaca mühim. Örneğin 400 rakamını yakalamak ciddi manada ne yapar? Parlamentonun enerjisini fazlaca artırır ve anayasal düzenleme, değişim gerektiği vakit da siz o gücünüzle anayasal değişikliği de yaparsınız. Örneğin bizim şu anda yasal düzenlemeler noktasında sıkıntımız yok. Cumhur İttifakı olarak yasal düzenlemeleri yapabiliyoruz. Herhangi bir sorun yok. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile ilgili bazen bazı sıkıntıları değişik kurumlar sebebiyle yaşıyoruz. Şu demek oluyor ki her şey parlamentoda bitmiyor. Parlamentonun haricinde da bazı kurumlar sebebiyle takılmalar olabiliyor. Fakat tüm bunlara karşın biz yolumuza kesin bir halde yürüyoruz, yürüyeceğiz. İşte bu seçim o bakımdan fazlaca fazlaca mühim. Ben gençliğe bu bakımdan fazlaca güveniyorum. Gençlik eğer bu sandıkları inşallah şöyleki patlatacak olursa, hele hele bizlere bir de anayasal noktada bir değişiklik gücü verecek olursa o vakit bizim ülkemizi yönetme noktasındaki gücümüz fazlaca daha değişik olacaktır.

Ben şu anda gençliğin bizlere olan ilgi alakasında bunu görüyorum, meydanlarda bunu görüyorum. İşte bugün Muğla’yı gördük, Fethiye’yi gördük. Şu anda siz gençlerle ayrıca birlikteyiz. Gittiğimiz her yerde hamdolsun milletin ilgi alakası, Volkswagen Arena’daki o toplantı, o da fazlaca fazlaca güzeldi. Bundan sonraki yapacağımız toplantılarda önümüzde Denizli filan var, orada bu tarz şeyleri yapacağız.”

‘BU HALİYLE MECLİS’E BU İŞİ GÖTÜRECEĞİZ’

Başka bir gencin başörtüsüne yönelik Anayasa değişim teklifine karşı muhalefetin tutumuyla ilgili sorusu üstüne Erdoğan, şöyleki konuştu:

“Maalesef bunlar akşam başka, sabah başka. Bunlarda yalan leblebi çekirdek benzer biçimde. Dürüstlük diye bir şey yok. Bunlar esasen yasal düzenlemeyi teklif ettikleri vakit bu şekilde bir şeye esasen gereksinim yok ki. Bu teklifi yaptığın vakit benim ülkemde başörtülü olarak vali, asker, subay var mı? Var. Yargıda var mı? Var. Nereden çıktı bu iş? Dert başka. Ne meydana getirecek? İstismar. Bunun adı siyasal istismar. Yanına da birkaç tane başörtülü bayanı alıyor. Bak diyor ‘Biz bu mevzularda samimiyiz.’ Dürüst ol dürüst. Hiçbir vakit siz samimi olmadınız, dürüst olmadınız. Bizim başörtülü kızlarımızı senin genel başkan yardımcın ikna odalarında başlarını açtırtmak suretiyle onlara zulmetti. Niye yalan söylüyorsun? Dürüst ol. Biz dedik ki eşeği sağlam kazığa bağlayalım. Gel o vakit dürüstsen, samimiysen Anayasa değişikliği yapalım ki ikide bir önümüze çıkarma, bak derhal, buluşma bile vermediler. Size bu ziyareti yaparak konuşalım. Beğenirsiniz beğenmezsiniz biz size bir Anayasa değişim metni teklif edeceğiz. Beğenirseniz eyvallah. Beğenmezseniz olması ihtiyaç duyulan her neyse siz bizlere teklif edin. Ona gore de bu Anayasa değişikliğini yapalım. Fakat ne yaptılar? Arkadaşlarımıza randevuyu vermediler. Arkadaşlarımız da mecburen bir tek Cumhur İttifakı olarak bir araya geldiler, konuştular. Biz şimdi bu haliyle Meclise bu işi götüreceğiz. Mecliste de komisyonlarda çalışmalarımızı yapacağız. Asla eğer olmazsa alınacak neticeyi kim görsün? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet görsün.”

Erdoğan, Antalya’nın Kumluca ilçesinde sel mağduru Zülfiye Ceylan’ı ziyaret etmiş olduğu görüntülerin gösterilmesi üstüne, şunları söylemiş oldu:

“Zülfiye Teyze hakkaten etli ekmeği fazlaca güzel yapmış. Evinin altında pideci dükkanı var. O Kumluca sel afetinde birazcık darbe yemişti. Fakat fazlaca candan bir insan, hoş bir insan. Ikimiz de hemen sonra ziyaretine geç de olsa gittik. Konyalıların meşhur etli ekmeği var ya orada Zülfiye Teyzemizden onu yedik.”

‘HİZMETİMİZE DEVAM EDECEĞİZ’

Öteki bir gencin, Ege ve Akdeniz’deki orman yangınlarının arkasından muhalefetin yanan yerlerin otel yapılacağı yönünde iddialarda bulunduğunu anımsatıp, bu iddialarla ilgili düşüncelerini sorması üstüne Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Maalesef bu muhalefetin her zamanki yalan politikası. Şimdi senin derhal arkanda Ziraat ve Orman Bakanım var. Biz müteaddit defalar hep bu tarz şeyleri söyledik. Bizim tüm derdimiz hızlıca tüm buralarda derhal köy evleriyse köy evlerini yapmak, düzgüsel konutlarsa bu konutları yapmak ve bir öteki taraftan da bire bin ağaçlandırmaya gitmek. Geçen hafta Manavgat’taydık. Kumluca’dan Manavgat’a geçtik. 450 kadar köy evini bitirdik. Bir 450 daha yapılıyor. Bu tarz şeyleri sahiplerine teslim ettik. Hatta oradaki kardeşlerimizden bir tanesi ‘Ben inanmıyordum fakat siz bu kadar kısa zamanda bu konutları yaptınız ve bizlere teslim ettiniz’ dedi. Adeta villa benzer biçimde, bunlara köy konutları yaptık. Bir vatandaşımızın evinde de o akşam konakladık. Türkiye’de maalesef muhalefetin siyasetle hiçbir vakit dürüst ilişkisi olmamıştır. Hep yalan. Bizi dünyaya yakınma edecek kadar Türkiye’deki muhalefetin kalibresi maalesef kayıptır. Bizi Batı fazlaca iyi anlıyor, gelip gördükleri vakit ‘Bu kadar kısa zamanda siz bu tarz şeyleri iyi mi yaptınız?’ deyip şaşırıyor. Onlar istedikleri kadar yalan söylesinler, biz hizmetimize devam edeceğiz.”

‘BU SEÇİM BUNLARIN TASFİYE SEÇİMİ OLACAK’

Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye’nin bölünmüş yol uzunluğunun 6 bin 100 kilometreyken, şimdi 28 bin 500 kilometre bulunduğunu aktardı. Bunların bir kısmının otoyol bulunduğunu bildiren Erdoğan, “Şu anda viyadükleri ve köprüleriyle Türkiye’yi düşünün. İstanbul’u İzmir’e bağlarken daha ilkin burası 7 saatte alınıyordu fakat şimdi 3 saat, 3 saat 15 dakikada İstanbul’dan İzmir’e ulaşıyoruz. Bunun içinde Osmangazi Köprüsü ayrı bir güzellik. Manisa-İzmir içinde Sabuncubeli Tüneli ayrı bir güzellik.” diye konuştu.

Erdoğan, “Bay Kemal İzmir milletvekili, İzmir’de belediye onlarda. En küçük bir yağmurda filan İzmir Körfezi yıkım. İnşallah bu seçim bunların tasfiye seçimi olacak. Bu tarz şeyleri tasfiye etmek suretiyle de milletimiz bunlara en güzel dersi verecek.” dedi.

Erdoğan, bir gencin “Geçtiğimiz günlerde altılı masadan biri bir tv programında ‘Çoğumuz cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız. Cumhurbaşkanı da biz ne dersek onu meydana getirecek’ dedi. Spiker de ‘Peki seçilen Cumhurbaşkanı sizin dediklerinizi yapmazsa ne olacak? diye sorduğunda ‘Kriz çıkar, tekrardan seçime gidilir’ diye bir yanıt verildi. İlk kez bir siyasetçi krizi vadederek oy istiyor. Açıkçası ben bu şekilde bir siyasetçiye milletimizin tenezzül edeceğini zannetmiyorum.” sözleri üstüne, “Bir şey söyleyeceğim sana. Öyleki deme. Profesör. Profesörler her şeyi bilir.” dedi.

Bu şekilde bir şeyin kararının Meclis’ten çıkması icap ettiğini belirten Erdoğan, “Meclis’te bu çoğunluğa haiz bulunduğunu neye gore konuşuyor? Maalesef bunlar sevgili kardeşim siyaseti bilmiyorlar. Fakat öğrenecekler. Ne vakit? Şu seçimde. Bunlar yanımızda bu kadar kaldılar fakat hiçbir şey öğrenememişler. Bu sebeple üst üste bunca seçimler kazanmış bir AK Parti var. Bunlar da güya işte bizimle birlikte bu yolda yürüdüler fakat bir şey öğrenememişler.” diye konuştu.

Bir gencin, “Tersine yürümüşler Başkanım” sözü üstüne Erdoğan, “Maalesef. Fakat fazlaca güzel bir yere dokundun. Aynen hani o yürüyen merdivende birileri de tersine yürüyordu ya şimdi de bunlar tersine yürüyen merdivenlerde birlikte yürüyorlar. Hayırlı olsun.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “HDP geçen hafta kendisi aday çıkaracağını deklare etti. Sizin bu mevzu hakkında yorumunuz nedir?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Aslına bakarsan bunlar komplo içinde komplo. Bunlara asla kafayı takma. Azca ilkin söyledim ya yalan üzerine yalan. Şimdi hepsi bu mevzuda birbirinden fazlaca daha maharetli, yalanda yarışıyorlar. Fakat biz dürüstlükte yarışıyoruz. Farkımız bu. Onların kim hangisi aday çıkaracak, çıkarmayacak bunlara asla kafayı takmayın. Biz işimize bakalım. Cumhur İttifakı olarak biz ne yapacağız? Biz ona bakalım. Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyet’in 100. müessese yıl dönümünde bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız.”

Erdoğan, kısa sürede açıklanan tarımsal KOBİ kredisi yardımıyla besin enflasyonunda bir azalma olup olmayacağına ilişkin sual üstüne “Ben futbol oynadım ya şu anda pası Ziraat Bakanıma atayım.” dedi.

Ziraat ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de 2002’de AK Parti iktidara ulaştığında 1,8 milyar lira olan üreticiye verilen destek miktarının, 2022’de 40,4 milyar bulunduğunu belirterek, “Bu çerçevede de 2002’de bir tek 98 milyon ton olan üretimimiz inşallah tüm zamanların rekoru olacak. Resmi sayı açıklanmadı fakat bizim beklentimiz 128,6 milyon ton olması yönünde.” bilgisini verdi.

Su ürünleri alanında da 62 bin ton olan üretimi, 525 bin tona çıkardıklarını dile getiren Kirişci, şöyleki devam etti:

“1,5 milyar dolarlık bir tek su ürünlerinden ihracat gerçekleştiriyoruz. 2002’de 65 milyondu nüfusumuz, bugün 85 milyon. 2002’de Muğla da bir gezim beldesi, mühim bir gezim destinasyonu, burası da dahil tüm ülkemize gelen gezgin sayısı 15 milyondu, şu anda 52 milyonu bulduk. 85 milyon kendi vatandaşı, 4,5 milyon, burası bir sığınak olabilir deyip bizlere gelmiş, sığınmış olanlarla birlikte 90 milyon, 52 milyon gezgin. Bu da yetmez 30 milyar dolar da Sayın Cumhurbaşkanım ihracat gerçekleştirdik. Malum 2002’de bizim ihracatımız bir tek tüm Türkiye için tüm ürünler için 36 milyar dolardı, 30 milyar doları tek başına ziraat ve besin ürünlerinde gerçekleştirdik. Tanrı izin verirse bu senenin sonu itibarıyla inşallah 36 milyar doları, 2002’deki o rakamı tek başına ziraat sektörü karşılamış olacak. Biz tüm üreticilerimize müteşekkiriz. Üreticilerimizin yanındayız.”

Kirişci, tarımın her zamankinden fazlaca daha çok destek ve ilgi gördüğünü, üreticinin de bunun karşılığını verdiğini, son açıklanan kredilerle ve kredi limitlerindeki artışlarla da hem KOBİ düzeyinde hem de üretici düzeyinde fazlaca daha güzel hizmetler olacağını dile getirdi.

‘BUNUN BEDELİNİ BİRE YÜZ, BİRE BİN ÖDETECEĞİZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen günlerde İsveç’te hain teröristler hadsizce bir fiil gerçekleştirmiş oldu. Bu aşırı eylemler PKK, PYD’nin orada sıkışmasından dolayı mı kaynaklanıyor? Yoksa İsveç makamları bu eylemlere göz mü yumuyor?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

“Maalesef İsveç ve Finlandiya NATO’ya girme noktasında bizlerden ricada bulundular. Başta Stoltenberg (NATO Genel Sekreteri) iyi bir dostumuz, iyi bir insan. Ikimiz de peki dedik, kendileriyle bir araya geldik, konuştuk, ettik ve orada bazı sözleşmeler de imzalandı. Fakat biz kendilerine bir şey söyledik. Bak dedik, şu demek oluyor ki bizlere eğer sizdeki teröristleri teslim etmeyecek olursanız biz bunu esasen Meclis’ten geçiremeyiz. Meclis’ten bunun geçmesi için her şeyden ilkin 100’ü aşkın 130 civarında, listeleri de verip, bu teröristleri bizlere vermeniz lazım. Bunlar maalesef bunu yapamadılar. Sonrasında başbakanları kötü bir insan değil bizlere bir ziyaret gerçekleştirmiş oldu. Bu ziyarette de biz kendisine basın toplantısı yaparken sizde Bülent Keneş diye birisi var FETÖ’cü, bu Bülent Keneş’i bizlere deport edin, verin dedik. İlginçtir onların yargısı Bülent Keneş’in bizlere deport edilmesini reddetti. Bunların caddelerinde sık sık esasen PKK’nın gösterilerini izliyoruz ve kendilerini de uyarıyoruz. Fakat tüm bu uyarılara karşın ne yazık ki PKK’nın PYD’nin bu gösterilerde durdurulması filan falan diye bir şey söz mevzusu olmadı. Şu anda Meclis başkanlarının bizlere bir ziyareti söz mevzusuydu. Meclis Başkanımız da bu ziyareti reddetti. Bu sebeple bunlar hala Türkiye’yi eski Türkiye zannediyorlar. Şu an itibarıyla da bu ziyaret gerçekleşmeyeceği benzer biçimde onların İsveç’te bu duruma karşı eğer bir el koymazlarsa İsveç ile münasebetlerimizi fazlaca daha gerebilir.”

Erdoğan, bir tek İsveç ve Finlandiya’da değil Almanya’da, Fransa’da ve İngiltere’de terör örgütlerinin boy göstermeye devam ettiğini belirterek, “Türkiye olarak bunlara karşı tavrımızı buna gore belirleyeceğiz. Attıkları tüm adımlar, Türkiye’de bunlar istediklerini gerçekleştiremedikleri için güya dışarıdan bizi kuşatacaklar. Ya bu şekilde bir şeyi yapamazsınız. Türkiye’de şu anda onuru, gururu dört dörtlük sağlam olan bir iktidar var. Onun için de bundan sonraki süreçte de Tanrı’ın izniyle terörle mücadelede Türkiye’yi dışarıdan kuşatamazlar. Bu sebeple Türkiye kendi içinde fazlaca kavi, fazlaca sağlam. Bunlara da bunun bedelini bire yüz, bire bin ödetiyoruz, ödeteceğiz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’a minnettarlığını dile getiren bir genç de “Bayrağımızı ilelebet, sonsuza kadar göklerde dalgalandıracağız. Şu anki olduğu benzer biçimde daima başka ülkenin gölgesinde var olmadan dalgalanacak bayrağımız.” diyerek açmış olduğu Türk bayrağını öptü. (AA)

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ